
Nefis ve şeytanın, insanı kahretmek için ilk meşgul olduğu yer sadır,dır. ”O sinsi vesvesecinin şerrinden (insanların rabbine sığınırım), o ki, insanların göğüslerine vesvese verir durur. gerek cinlerden, gerekse insanlardan olsun.”(nas 4-6)
İbn-i Sina : ”Nefsin ilk ilgilendiği, sine ve gönüldür. Gönlü istila ettikten sonra, kalp aracılığı ile diğer azalara yayılarak onları ifsat eder.”der.
İmam Gazali ,kalbi bir kuyuya ;el, ayak, göz, kulak vs’yi pis olursa, kuyu necasetle dolar. Temiz, berrak sular akarsa bal olur. İşte bu sebeple mürşid-i kamiller; kalbi, nefis ve şeytanın tasallutundan kurtarmak için zikir telkininde bulunurlar.
İmam Gazali ”Dikkat ediniz, (halk) yaratma da, emir de O’unundur.”(araf:54) ayetinde geçen ”Halk” (yaratma) kelimesini; su, hava, ateş, toprak ve nefisten ibaret olan bu benden olarak(alemi halk); emir kelimesini de, ”alemi emir” olarak anlar. Kişi sadırda bulunan kalp,
ruh, sır,hafi ve ahfay’yı zikirle ihya ederek,”Onları, Allah karanlıktan aydınlığa çıkarır”(bakara 257) Kelam-i İlahi’si doğrultusunda ; küfürden, nifaktan, şehevi ve hayvani duygulardan, şek ve şüpheden, tereddütsüz imana İslam ve ihsana(Allah’ı görür gibi taat yapmaya) kavuşturur.
Sol memenin 4 parmak altında bulunan, nuru sarı, Adem (a.s)’in kedemi, ayağı altında olan kalp; zikirle, bilhassa rabıta ile, Hakk’ın feyzini mürşid-i kamilin arş-ı azam olan gönlünden içerek yanar, batar ve şiddetle vurmaya başlar, tarif olunmaz bir zevk hasıl olursa; mükafatını bizzat
Rabbimizin ihsan buyurduğu, dil hareket etmeden yapılan, Sıddık-ı Azam’a öğretilen kalp zikri talim edilir ehlince. Sağ memenin 4 parmak altında, kırmızı renkte nuru olan Nuh (a.s)’in kademi altında yeralan ruh bulunur. Kalbin 2 parmak üzerinde , nuru beyaz olan, Musa (a.s)’nın kademi altında bulunan yerde sır;
ruhun 2 parmak üstünde, nuru siyah, İsa (a.s)’ın kademi altında hafi; döşün tam ortasında yerini alan, nuru yeşil olan, Cenab-ı Muhammed Mustafa (sav)’in kademi saadetlerin altında ise ahfa bulunur (bildiğim kadarıyla fena fir rasul bu mertebede olunur) Bu merkezlerde kalpteki gibi haller olur, bu merkezler zikre başlarsa
o vakit, ”Onların sadırlarında, içlerindeki kin namına (hasetlik ve her türlü ahlaki rezalet) ne varsa hepsini söküp atmışızdır” (araf:43) buyrulan cennet ehlinin halleriyle hallenir derviş. Şeytan ve nefsin istilasından sadır ülkesi kurtulur biiznillahi teala. Hükmü altında bulundurduğu sadır ülkesini kaybeden, alnın ortasında yerini alan
nefis de, ister istemez teslim olur. Manen, kılıç elinde gelen mürşid-i kamilin katletmesiyle kötülüğünü atan nefis, Allah’ı zikirle durulmaya başlar. ” Gerçek kurtuluş bulmuştur onu (nefsi) temizlikle parlatan. ”(şems:9)
Emir aleminin zikrinden sonra, halk alemi (su, hava, ateş ve toprak) diye belirtilen beden de zikr ile nura kavuşmaya başlar. Vucudun her zerresi de zikrullaha geçerek, zikr-i küll olur benden. Çam kozalağı gibi düşünülen vucut; ani, tepeden tırnağa boyanarak zikr-i sultani olur. Nurdan yaratılan ruhla, kötülüğün menbaı olan nefis, zikir sayesinde
birbiriyle anlaşır ve bedende sulh temin edilir. Zaten tasavvufun anlamı da budur.
Letaiflerin Nurlarının Görülmemesi
Bütün letaiflerin nurları vardır. Yalnız bu nurlar helal lokma yiyen insanlarda görürülür.
Bu zamanda ise, insan, faizi yemese bile faiz ile muamele görenin bir çayını içtiğinde manen bozuluyor.Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Yiyeceklerde bozulmalar çok. Helal-haram gözetilmeden üretilen yiyeceklerden kaçınılmasını şiddetle tavsiye ediyoruz. Bunlar çok etki yaptığı için, letaif derslerinde nurlar görülmeden dersler geçiliyor.
Afak ve Enfüs (İç ve Dış Alem)
Her ne kadar letaif dersleri bir bir aşılıyorsa da yine de bunların geçilmesi salik için yeterli değildir. Bunun ötesinde on sekiz bin aleme açılmak gerekir. Nefsin…
”Onların sadırlarında, içlerindeki kin namına (hasetlik ve her türlü ahlaki rezalet) ne varsa hepsini söküp atmışızdır” (araf:43) buyrulan cennet ehlinin halleriyle hallenir derviş. Şeytan ve nefsin istilasından sadır ülkesi kurtulur biiznillahi teala. Hükmü altında bulundurduğu sadır ülkesini kaybeden, alnın ortasında yerini alan
nefis de, ister istemez teslim olur. Manen, kılıç elinde gelen mürşid-i kamilin katletmesiyle kötülüğünü atan nefis, Allah’ı zikirle durulmaya başlar. ” Gerçek kurtuluş bulmuştur onu (nefsi) temizlikle parlatan. ”(şems:9)
Emir aleminin zikrinden sonra, halk alemi (su, hava, ateş ve toprak) diye belirtilen beden de zikr ile nura kavuşmaya başlar. Vucudun her zerresi de zikrullaha geçerek, zikr-i küll olur benden. Çam kozalağı gibi d…
Bu,on sekiz mertebenin yanında bir de her letaifin
kendi arasında biner perdesi vardır.Bunlar geçildiğinde derviş on sekiz bin aleme kendini açmış oluyor. Mesela kalbin, o yanıp batması, vurması, normal halinde zevkiyle birlikte kendi içinde bin hicap, bin tane perdesi var. Bunlar da geçilecek. Nasıl geçilecek? Dillehaber verilemez ki O,kalbin hallerindendir. Ancak böyle izah edebiliriz.